HEM ÖPÜP, HEM DE BAĞIRIYORLAR...

15.nci yıl. 
Alıştık mı ne ?

Bütçe görüşmeleri, yasa düzenlemeleri, komisyon toplantıları ... 
Kısacası, grup toplantıları dışında neredeyse her Meclis toplantısı sırasında greko romen güreş müsabakaları izler olduk.

Kimi yerlerde bahis oynanıyor. 
- AKP'liye ... lira. 
- Benden, CHP'ye ...
- Tamam. Bahisler kapandı beyler. Görüşmeler başlıyor.

Anayasa - Başkanlık sistemi konusu bir aralar yine gündeme oturmuş, birilerinin ağzı - yüzü düzeltildikten sonra geri çekilmişti. 
Komisyondan yani.

Yine ( Açık arazideki savaştan önceki ) Anayasa komisyonunda bardaklar havada uçuşmuş, ortalık İSKİ'si arıza yapmış arka sokaklara dönmüştü.

Yazmıştım ... 
" Yahu, içi su dolu plastik bardaklarla olmaz bu iş. Etkisiz kalır, sonuç alamazsınız. Bakır su tası, hamam tası falan kullanın. Kafa - göz yarar, kan çıkar ... rahatlarsınız ... "

Ama, okumadılar. 
Zaten az buçuk okusalardı birilerine biat etmezler, gözleri bu kadar kararmazdı.

Yani ... 
Kavgasız - gürültüsüz bir TBMM günü geçmez oldu. 
AKP'ye oynayanlar, parsayı topladı.

Sonunda, erkekli - dişili meydan savaşına bile giriştiler.

Ne uğruna ?

Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni, bir kişinin hırsına feda etme uğruna. 
Üstelik, " Atatürk dönemi Anayasasına dönüyoruz ... " diyerek.

Fatma Hürriyet Kaplan ( CHP MV. ) , uzun süredir TRT'den canlı yayınlanması engellenen TBMM görüşmelerini yine CHP MV. Ali Şeker ile birlikte cep telefonları aracılığıyla çekip, Meclis'in asıl sahibi olan Türk Milleti'nin bilgisine sunmakta.

Dünyanın hangi Parlamentosunda böyle bir uygulama var ..? diyeceksiniz. 
Ben de size soracağım ... 
" Dünyanın hangi parlamentosu, millet adına yapılan görüşmeleri, milletten gizleme gereği duyar ? " 
Zimbabwe, mi, Lieschtenstein mı, Trinidad - Tobago mu ? 
Eğer gizlenecek birşey yoksa, problem de yoktur. 
 Kavga - gürültü de yoktur. 
Elinde koskoca TRT var. Ve de parasını ödeyen 80 milyon. 
Ama, elektrik faturalarımıza eklenen artı rakamlar aracılığıyla, doğa üstü yaşam savaşı vererek ödediğimiz vergilerin, TRT'nin ilginç konuklarına - programcılarına, taşeron firmalarına ... bol keseden aktarılmasına rağmen, " Meclis'in olduğu gibi TRT'nin de asıl sahibi olan bizler " olup bitenlerden habersiziz.

İşte bu yüzden kimi vekiller, TBMM'den " canlı yayın " yapmak zorunda bırakıldılar. 
Ancak Sn. Kaplan, duvara çarptı. 
Koskoca Waterloo savaş alanında AKP grup başkanını nasıl olup ta kamera görüş alanına aldı, bilinmez. 
Ama, oldu. 
Teknoloji işte. 
Sn. Elitaş ta teknolojiden anlıyor olmalı ki, telaşa düşmüş. 
" Beni çekme kardeşim. Ne çekiyorsun be ! " diyerek Sn. Kaplan'a ve " teknolojik düşman " olarak düşündüğü kameraya saldırmış. 
Bu hengamede Sn. Kaplan, Elitaş'ın eline çarpmış. 
Sonradan fark ettiği gibi ( bizler de gördük ) boynu, kıpkırmızı olmuş. Eh. " Elitaş'ın eline " çarpılır mı hiç ? 
Hal böyle olunca Sn. Elitaş ve Sn. Meclis idare amiri " asıl saldırı bize yapıldı. Kayda alındık ... " diye feryat ediyor, " suç aletine " el koyuyorlar tabi.

Bunca zahmete değer mi ? 
Değmez. 
Ne yapacaksın ? 
Teknoloji var. 
Bir füze fırlatıyorsun ... 
Sen sağ, ben selamet. 
Ne öpmeye değer, ne bağırmaya.

Tabi bu, işin şakası.

En etkili silah, doğruluk, dürüstlük, şeffaflık, uzlaşma, diyalog ... dur beyler. 
Tabi, bu 5 maddenin ağırlığını taşımak, biat kültürünü yüklenmekten zor gelmezse.

NECMETTİN TANJU SÜAR. 
12.1.2017. PRŞ.