Darbe şakşakçıları, müstemleke heveslileri.
Darbe şakşakçıları, müstemleke heveslileri.
Muhterem zat uzun süre düşünmüş olmalı ki, son slogan tercihini 1950 Demokrat parti seçim sloganı olan "Yeter, söz milletin..." den yana kullanmış.
20 yıldır bu ülkede hükümet olan kim ?
Ülkeyi bu duruma getirecek kadar başarılı bir başka hükümet bulamayacağımız da garanti iken hala neye, kime "yeter" ?
6'lı arkadaşların bu soruları sormaya fırsat bulamamaları yüzünden ben, kendimi feda ediyorum anlayacağınız.
Asıl gücüme giden; "Darbe şakşakçıları, müstemleke heveslileri..." sözleri oldu.
Lafını tartarak konuşmadığı, malum.
Tartışmalı olsa da bulunduğu makama yakışmayan sözlerine alıştık sayılır.
Bir ara kitap yazmaya karar verdim.
Şimdi düşünüyorum da, 20 yıldır millete sarf ettiği hakaret dolu sözlerini toplasaydım, müthiş bir kitap olurdu. Zira, yıllardır her sabah ağzından çıkan cümleleri merak ederek uyandım.
Asıl mesele; bizleri darbe şakşakçısı, müstemleke heveslisi... olmakla suçlaması.
Normalde "siyasi cehalet" deyip geçmem gerek ama, bu lafı kendime yediremedim.
Diyeceksiniz ki; "Sana ne oluyor ? Laf, 6!lı masaya..."
Olmadı arkadaşlar. Laf, Hünkarımız gibi düşünmeyen herkese.
Küçük yaşlarımdan beri siyasi yaşamı bilirim, 17 yaşımda da aktif olarak içinde yer aldım.
Gerçi şu an sağlık sorunlarım el vermese de, fikirlerimi yazarak hizmet etmeye çabalıyorum.
Daha o zamanlar ABD emperyalizmine, iplerini ABD'ye teslim etmişlere, ABD darbecilerine karşı kavga verdik.
Daha önce de yazdığım gibi "Ağabeylerimizi, ablalarımızı, dostlarımızı..." kaybettik.
İşin acı tarafı, bizlere Atatürk ilkelerini, tam bağımsızlığı, devrimciliği... öğreten hocamı, yakın dostumu, kardeşim dediğim insanı felç edilmiş halde bulmam oldu.
Bir zamanlar bir partinin İstanbul il başkanı olan malum zat, kendisinden imza istemeye gelen 12 Eylül mahpuslarının ailelerini ağır sözler sarf ederek kapı dışarı etmişti.
Aynı zat ı muhterem, yıllar sonra hiç bir siyasi ünvanı olmadığı halde ABD'ye çağırılmış, kırmızı halılarla karşılanmıştı.
Bir müddet sonra bu zata parti kurdurulmuş, iktidar sahibi yapılmış, ( yeterliliği sorgulanmadan ) C. Bşk. koltuğu verilmiş ve ( kendi sözleriyle ) "BOP EŞBAŞKANI" olmuştu.
Bugüne dek yaşadıklarımız da bu eşbaşkanlık görevinin yansımasıdır.
Bu değerli vatandaş bizlere hönkürmeden önce, kendi eylem ve söylemlerini sorgulamalı. Bizler, o'nun inadına sonuna dek Atatürkçüyüz, devrimciyiz, ulus devletten yanayız, halkçıyız, hurafelerden değil, bilimden yanayız.
Kimi muhteremler de, zat ı muhterem'in C. Bşk. adayı olup olamayacağını, olursa, kaçıncı C. Bşk. olacağını düşüne dursunlar, bence ta 20 yıl öncesine dönüp, "yeterliliği var mı" diye sormaları gerekirdi.
Darbe şakşakçısı, müstemleke heveslisi olmadığını iddia eden zat, hep yaptığı gibi hukuku, A. Yasayı ihlal ederse, olmadı, seçilemez ve kayıp silahlar, içimize "insanlık namına" yerleşmiş terörist grupların eline geçerse, vay halimize.