Atatürkçülüğün gerçek yönü,amacı ve niteliği,yeni yetişen genç kuşaklardan ısrarla gizlenmiştir.Yıllar yılı parlak demeçlerle ''Atatürkçülük edebiyatı'' yapılmış,''tören Atatürkçülüğü'',Kurtuluş Savaşımızın gerçeklerini ve bu savaşın kutsal bilincinden kaynaklanan Atatürkçülüğü gizlemeye ve unutturmaya çalışmıştır.
Evet,Atatürkçülük Marksistlik demek değildir.Bu ne kadar açık bir gerçek ise,aynı Atatürkçülüğün kapitalistlik ya da liberal ekonomi düzeni demek olmayışı da aynı ölçüde açık bir gerçektir.
Atatürkçülüğün,Kemalizmin,ilk ve başka yoruma elverişli olmayan yönü,antiemperyalist oluşudur.''Atatürk milliyetçiliği''de bu demektir.Irkçı milliyetçilik Atatürkçülüğe yabancıdır.
''Biz halkımızı koruyabilmek,istikbalimizi emin bulundurabilmek için genel kurulumuzca ,ulusal yapımızla,bizi mahvetmek isteyen kapitalizme karşı ulusun gücüyle savaşmayı uygun gören bir mesleği izleyen insanlarız.''
Yeni Türkçe'ye çevirerek aktardığımız bu sözler,1 Aralık 1921 tarihlidir.İşte Atatürk'ün gizlenen yönü budur;Atatürk emperyalizme ve kapitalizme karşı olduğunu açık açık belirten bir ulusal bilincin sahibidir.Atatürk milliyetçiliğini bu tarihsel kökten ayırmaya olanak yoktur.Çünkü bu sözler,Kurtuluş Savaşımızın kutsal amaçları ve inançlarıdır.Çünkü bu sözler,ulusal tarihimize,kanla ve gözyaşı ile yazılmıştır.
Çağımız,ulusal kurtuluş savaşları çağıdır.Atatürk,emperyalist orduları denize döktükten sonra ''mazlum uluslara'' 1923'lerde şöyle seslenmekteydi: ''Bugün ufukta güneşin doğduğunu nasıl görüyorsam,uzakta bütün Doğu uluslarının uyaşını da öyle görüyorum.Bağımsızlık ve özgürlüğüne kavuşacak olan daha çok kardeş ulus vardır.Onların yeniden doğuşu,kuşkusuz ki ilerlemeye ve refaha yönelik olacaktır.Bu uluslar bütün güçlüklere,bütün engellere karşın yine muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen bağımsızlığa kavuşacaklardır.Sömürgecilik ve emperyalizm yer yüzünde yok olacak ve yerlerine,aralarında hiçbir renk,din ve ırk farkı gözetmeden yeni bir uyum ve işbirliği çağı egemen olacaktır Yani,özetle,''Atatürkçülük eşittir,antiemperyalizm'' formülü ile açıklanacak kadar açık bir eylem ve öğretidir,Atatürkçülük. ''Esas,Türk ulusunun onurlu ve saygın bir ulus olarak yaşamasıdır.Bu esas ancak tam bağımsızlığa ulaşmakla sağlanabilir.Ne kadar zengin,ne kadar gönençli olursa olsun,bağımsızlıktan yoksun bir ulus,uygar insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir davranışa hak kazanamaz.Yabancı bir devletin koruma ve gözetmesini kabul etmek,insanlık niteliklerinden yoksunluğu,güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir.Gerçekten böylesine aşağı düzeye düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir efendi getirmelerine asla ihtimal verilmez. Dolayısıyla,ya istiklal ya ölüm!İşte kurtuluşu isteyenlerin parolası bu olacaktır...''
Özüyle ve sözüyle ''antiemperyalist'' olan Atatürkçülüğü,bu ulusal köklerinden koparıp,uluslararası sermayeden kaynaklanan bir liberal ekonomi düzeni saymaya olanak yoktur...
Atatürkçülüğün ''tam bağımsızlık'' ilke ve inancı,geçmişte olduğu gibi bugün de yurtseverliğin,devrimciliğin ve ilericiliğin temel yörüngesidir.