1 Mart 1992'den 14 Aralık 1995'e kadar süren Bosna Savaşı, çocukluğumuzda derin izler bırakmıştır. Okuldan koşarak gelip açtığımız az kanallı televizyonlar, ölümü ve insanoğlunun ne kadar vahşi olabileceği gerçeğini, dünyanın kötülüklerine daha hiç haiz olmamış biz çocukların aklına kazımıştı.
1995'te imzalanan Dayton Antlaşması ile 100.000-110.000 kişinin hayatını kaybettiği, 2 milyon kadar insanın da yurdunu terk etmek zorunda kaldığı kanlı bir savaş sonlandırıldı.
Dayton ile üç etnik grubun (Boşnak, Hırvat ve Sırp) bir arada yaşayabileceği, karmaşık bir devlet sistemi oluşturuldu. Kimileri bunun için Bosna'nın normal bir ülke olmasına izin vermeyen bir deli gömleği olduğunu söylüyor. Aslına bakarsanız, hiç de haksız değiller.
En Kötü Barış, Savaştan İyidir
Aliyaİzzetbegoviç, Dayton için "Bu adil bir barış olmayabilir; fakat süren bir savaştan daha iyidir." demişti. Şüphesiz savaş gerçeğini bilen insanlar için en kötü barış, savaştan iyidir. Lakin bu anlaşma Bosna'daki ayrılıkları azaltmak bir kenara, daha da derinleştirdi. Antlaşmanın üzerinden 21 yıl geçmiş olmasına rağmen yarım kalmış bir savaşın korkusunu, eksik kalmış bir barışıntedirginliğini hala yaşıyorsunuz.
Yaşanan gelişmeleri özetlemeden önce, Bosna Hersek'in bu karmaşık yapısından biraz bahsetmemiz gerekecek.Dayton Antlaşması ile Bosna-Hersek; Sırpların kontrolünde bir Sırp Cumhuriyeti ve Boşnak ve Hırvatların birlikte oluşturduğu bir federasyon olmak üzere iki ayrı yapıdan oluşturuldu. İki yapı da birbirinden oldukça bağımsız ve üç etnik grup birçok konuda özerk.Cumhurbaşkanlığı dönemsel olarak bir etnik grubun liderliğine geçiyor. İki yapının neredeyse her şeyi birbirinden farklı. Yani işin özünde, Dayton birleştirmemiş tam aksine etnik ayrılıkları daha da belirgin kılmıştır.
MiloradDodik'in Ayrılıkçı ve Kışkırtıcı Politikaları
Son zamanlarda bu ayrışmanın, tahrik edici boyutlara ulaştığınıgörüyoruz. Bunda en önemli faktör tabi ki, Sırp Cumhuriyeti lideri MiloradDodik'in ayrılıkçı ve kışkırtıcı politikaları.
Bosnalı Sırplar, 1993'ten beri Bosna Savaşı'nı başlatan, kendilerinin bağımsızlık ilan ettiği günü, yani 9 Ocak'ı, "Sırp Cumhuriyet Günü" olarak kutluyor. Bu gün aynı zamanda, Ortodoksların bayramı olduğu için etnik anlamdan öte dinsel bir anlam da içeriyor. Tabi ki 100 bin kişinin ölümüne yol açan bir günü, ulusal gün kabul etmenin barış yanlısı bir tutum olmadığı aşikâr. Bu sebepten olsa gerek, Bosna Hersek lideri Bakir İzzetbegoviç, 9 Ocak'ın anayasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, 2013 yılında anayasa mahkemesine başvurdu. Anayasa mahkemesi de, 9 Ocak'taki resmi tatili Sırp Ortodoks tatiline denk geldiği ve dolayısıyla Sırp Cumhuriyeti'nde yaşayan Müslüman Boşnaklar ve Katolik Hırvatlara karşı ayrımcılık içerdiği gerekçesiyle yasadışı ilan etti.
Sırp Cumhuriyeti hükümeti de, anayasa mahkemesinin kararı üzerine bu konuyu referanduma götürme kararı aldı. Fakat anayasa mahkemesi, Sırp yönetiminin aldığı bu referandum kararının da yasa dışı olacağını duyurdu. Lakin referandum, mahkemenin kararına rağmen 25 Eylül tarihinde gerçekleştirildi. Referandumdan da beklenildiği gibi, (%99,8) kabul çıktı. Böylece Sırp Cumhuriyeti hem anayasa mahkemesi kararlarını tanımamış hem de Dayton anlaşmasını ihlal etmiş oldu.
Tabi ki tartışmalar bitmiyor, aksine daha da içinden çıkılmaz bir hale dönüşüyor. Referandum sonrası, Bosna Hersek Başsavcısı, Dodik'i "şüpheli" sıfatı ile ifade için savcılığa çağırdı. Dodik ise Saraybosna'ya gelmeyeceğini ve kendisinin sadece Sırp Cumhuriyeti'nin yargısına ifadesini vereceğini duyurdu. Bunun üzerine ne olacak denirken, beklenmedik şekilde başsavcı görevden uzaklaştırıldı.
9 Ocak'ın referanduma taşınması konusunda son derece ısrarcı olan Dodik'in, bağımsızlık referandumu için prova yaptığı herkes tarafından biliniyor. Ayrılıkçı söylemleri, Bosna Hersek'i tanımayan tutumları, Bosna'yı açık açık yeni bir savaşa sürüklüyor.
Yerel Seçimler ve AB’ye Üyelik
Bu süreçte, Bosna'da bir yerel seçim süreci de geçirildi. 2 Ekim'de yapılan seçimlerde, özellikle soykırımın yaşandığı Srebrenitsa'da Sırp partilerin adayının kazanması, Boşnak kamuoyunda hem şaşkınlık hem de derin bir hayal kırıklığı yarattı. Boşnak partilerin koalisyonu her ne kadar seçimlerden birinci çıksa da, “Birleşik Bosna” idealine başarı olarak yazılacak bir sonuç elde edemediler.
Değinmeden geçemeyeceğimiz bir diğer konu ise Bosna Hersek'in AB'ye tam üyelik başvurusunun kabul edilmesidir. AB’nin dağılma senaryolarının konuşulduğu bu günlerde, AB’nin mevcut hali ile Bosna’daki tehlikeleribertaraf edebilecek güçte olmadığını biliyoruz ama yine de önemli bir gelişme.
***
Dayton Antlaşması ne yazık ki Bosna'yı birleştirmiyor, tam tersine ayrıştırıyor.
Lakin esas ayrıştıran, antlaşmalardan öte insanların zihinleridir. Yani MiloradDodik gibiler!
Bosna'yı görmezden gelmeyin, bugünbize ihtiyaçları var.
Çünkü yarın, çok geç olur.
* Bosna Hersek’in nüfusu 4.500.000’dur. Boşnaklar ülkenin %50,11, Sırplar %30,78'ini, Hırvatlar ise %15,43'ünü kapsar.
***
Barış Tınay
https://twitter.com/baristinay
https://www.facebook.com/tinaybaris/
ulusalkanal.com.tr